Sıra sıra kapıcılar, odacılar, postalar selam durdular, başkan Kommendatore Alboino büyük kapıdan çıktı. Miyoptu, aceleciydi, kararlı bir biçimde süratle otomobiline doğru yürüdü, sarkan musluğu kavradı,çekti, başını eğdi ve boynuna kadar kara saplandı.
Marcovaldo çoktan köşeden kıvrılmıştı, avluyu kürüyordu.
Avluda ki çocuklar kardan adam yapmışlardı.
"Burnu eksik!" dedi içlerinden biri.
"Ne koyalım oraya? Havuç!" Hepsi kendi mutfağına, sebzelerin arasında havuç aramaya koştu.
Marcovaldo kardan adamı seyre dalmıştı. "Karın altında, neyin kar neyin karla kaplı olduğu ayırt edilemiyor; bir insan uymuyor buna, çünkü benim şu karşıdaki değil, ben olduğum biliniyor."
Düşüncelere daldığı için damdan iki kişinin bağırdığını duymadı: "Hey, kardeş, çekilsene biraz oradan!" Dam temizleyicileriydi. Birden, üç kental kar başından aşağıya indi.
Çocuklar ele geçirdikleri havuçlarla döndüler. "A, bir kardan adam daha yapmışlar!" Avlunun ortasında, yan yana, birbirinin aynı iki kardan adam vardı.
"İkisine de burun takalım!" deyip, iki kardan adamın kafalarına birer havuç batırdılar.
Diriden çok ölü gibi olan Marcovaldo, içine gömülüp buz kestiği kılıfı yaran bir yiyeceğin geldiğini duyumsadı. Hemen ağzına attı.
"Anne havuç yok oldu!" Çocuklar çok korkmuşlardı.
En yüreklileri umudunu yitirmedi. Yedek bir burnu vardı, bir biberdi; biberi kardan adama taktı. Kardan adam biberi de yuttu.
Bunun üzerine kardan adama burun olarak bir mangal kömürü takmayı denediler. Marcovaldo olanca gücüyle kömürü tükürdü. "İmdat! Canlı! Canlı!" Çocuklar kaçıştılar.
Avlunun bir köşesinde bir ısı bulutunun yükseldiği bir parmaklık vardı. Marcovaldo, ağır kardan adam adımlarıyla oraya gidip durdu. Kar sırtından aşağı eridi, oluk oluk giysilerinden aktı; soğuktan şişmiş, buz kesmiş bir Marcovaldo çıktı ortaya.
Küreği aldı ısınmak için avluda çalışmaya koyuldu. Bir hapşırık burnunun ucuna gelmiş, orada duruyor, dışarı çıkmaya karar veremiyordu. Marcovaldo gözleri yarı kapalı yürüyordu, hapşırık hep burnunun ucuna tünemiş duruyordu. Birden sanki homurdanır gibi "Haaaap..." yaptı, "...şu" ise bir mayın patlamasından daha güçlü oldu. Havanın yer değiştirmesi nedeniyle Marcovaldo duvara çarptı.
Hapşırma havanın yer değiştirmesinin ötesinde, gerçek bir hortum oluşturmuştu. Avludaki bütün kar havalandı, bir kasırgada olduğu gibi savruldu, yukarıya çekilip gökyüzünde billurlaştı.
Baygın Marcovaldo gözlerini açtığında, avlunun her yeri temizlenmişti, bir tek kar tanesi bile kalmamıştı. Marcovaldo'nun gözleri önünde, gri duvarları, ambarın sandıkları, sıkıcı, itici bütün günlerin nesneleri ile, her zamanki avlu belirdi. |