|
| Konu Araçları | Görünüm Modları |
12-Aralık-2024, 08:02 | #1 |
Üye No: 84 Kayıt Tarihi: 23-Kasım-2024 Mesajlar: 309 Konular: 258 Nerden: PearL Kabuğunda Takımı: Sivasspor Meslek: Aldığı Beğeni: 3 Beğendikleri: 13 | Keşanlı Ali Destanı Özet. YAZAR : HALDUN TANER (16 Mart 1915, İstanbul - 7 Mayıs 1986 İstanbul) HAYATI 1915 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Ahmet Selahaddin, Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı üyesi ve mütareke yıllarında yazıları, dersleri ve nutuklarıyla ülkenin bağımsızlığını savunmuş bir aydındır. Beş yaşında iken babasını kaybetti. Annesiyle birlikte büyükbabasının konağında yaşadı Galatasaray Sultanisi’ndeki orta öğrenimini 1935 yılında tamamladı. Mezuniyetinden sonra devlet tarafından Heidelberg Üniversitesi'nde öğrenim görmek üzere Almanya’ya gönderildi. Siyasal Bilgiler alanındaki öğrenimini geçirdiği ağır tüberküloz nedeniyle 1938’de yarıda bıraktı ve yurda döndü. Yüksek öğrenimini 1950’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Filolojisi Bölümü’nde tamamladı. Edebiyat yaşamına gençlik yıllarında yazdığı skeçlerle başladı. "Töhmet" adlı ilk öyküsü Yedigün dergisinde "Haldun Yağcıoğlu" takma ismiyle 1946'da yayınlandı 1950’lerde oyun yazmaya başlayan ve tiyatrodaki ilk eserlerinde dramatik türün başarılı örneklerini veren Haldun Taner, ardından epik tiyatro denemelerine girişmişti. Türk Tiyatrosu’ndaki ilk epik tiyatro örneği olan "Keşanlı Ali Destanı" adlı oyunu ile dünya çapında tanındı. Bu oyun yurtdışında Almanya, İngiltere, Çekoslovakya, eski Yugoslavya'nın çeşitli kentlerinde oynandı Yazarlığının yanı sıra İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsünde ve Edebiyat Fakültesinde, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde edebiyat, sanat tarihi ve tiyatro dersleri veren Haldun Taner, Milliyet Gazetesi yazarlığı yaparken 7 Mayıs 1986’da İstanbul’da hayatını yitirdi. Adı, İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Kadıköy’deki sahnesine verilmiştir. Bilgi Yayınevi, bütün eserlerini dizi halinde basmıştır. Milliyet gazetesi Haldun Taner anısına 1987’den beri her yıl Haldun Taner Öykü ödüllerini düzenlemektedir Birçok eseri vardır. Bunlardan bazıları: Öyküler :Tuş (1949), Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu (1950), Yalıda Sabah (1979), Şeytan Tüyü (1980) Tiyatro oyunları : Günün Adamı (1957), Fazilet Eczanesi (1960), Timsah (1960), Keşanlı Ali Destanı (1964), Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım (1964), Sersem Kocanın Kurnaz Karısı (1969), Ayışığında Şamata (1977), Marko Paşa (1985) Yazarı : Haldun Taner Orijinal ismi : Keşanlı Ali Destanı Çevirmen : Nüvit Özdoğru (Türkçeden İngilizce'ye çeviri) Türü : Tiyatro Yayınevi : International Theatre Institute National Centre of Turkey Türkçe basım tarihi : 1970 (İngilizce versiyonu) Anadilinde basım tarihi : 1964 Sayfa sayısı : 112 Kitap 2 bölümden ve 14 tablodan oluşmaktadır. Gerçek hayatta tiyatro gösterilerinde de 2 perde şeklinde gösterimdedir. KONU Sineklidağ, büyük bir kentin eteklerinde yer alan, gecekondulardan oluşmuş, ezilen, yoksul insanların yaşadığı bir varoştur. Keşanlı Ali, Çamur İhsan'ı öldürmekten hapse düşmüştür ve hapisten bir kahraman olarak çıkagelir. Ali’nin iki dramı vardır: Birincisi, suçsuzdur; ikincisi, aşık olduğu Zilha, Çamur İhsan'ın yeğenidir ve ona düşmanca davranmaktadır. Muhtar seçilen Ali, Sineklidağ’da yeni bir düzen oluşturur ama yüreğiyle beyni arasında ciddi çatışma yaşamaktadır. Şef olarak toplumuna; insan olarak, duyduğu aşka sorumludur. Ali "Destan"ı kullanmaya karar vermiştir. Çünkü "Bu toplumda sessiz, sakin, efendi olursan her zaman dayak yer, ezilirsin. Ama terbiyesiz, güçlü, zalim, ne dediğini bilmeyen biri olursan, o zaman saygı görürsün". Ali, hapiste bunu öğrenmiş ve yeni bir Ali’yi fark etmiştir. Kısacası işlemediği bir suç yüzünden hapishaneye atılan bir delikanlının başından geçen olaylardır. KARAKTERLER Oyunda birçok karakter mevcut. Bunlardan bazıları ; Ali: cesur, genç ve iyi niyetli bir delikanlıdır. Olayların akışını değiştirecek güce sahiptir. Zilha: gururlu aynı zamanda çok asabi, fakat Ali’yi peşinden sürükleyecek kadar güzel bir kız. Cafer: kötü niyetli, başkaların isteği ile adam öldürecek kadar kötü birisi. Mahalledeki diğer insanlar ise iyi niyetlidirler. Sipsi Selim: Kimsenin umursamadığı ,sinsi ,dalkavuk bir adam. Kondululular (7 tane): Sinekli halkını temsil ediyorlar. Şerif Abla: Helaları işletiyor.Pis bir iş olsada helaların önünü saksılarla donatmış. Kendi mekanında kimse ona karışamıyor.Yaşlı ve saygı duyulan birisi ÖZET Ali, Sineklidağ’da oturan bir gençtir. Zilha isminde bir kızı çok sever. Birgün Zilha’nın amcası öldürülür ve suçu Ali’nin üzerine atarlar. Zilha’nın amcasıda mahallenin belalılarından biridir. Herkesten haraç toplar ve kimse tarafından sevilmez. Ali birtürlü suçsuzluğunu ispat edemez. Mahallenin en sevilmeyen adamını öldürdü diye herkes tarafından sevilir ve mahallede ünlenir. Hapishaneden çıkınca muhteşem bir karşılama töreni hazırlanır.Herkes ona sevgi gösterir.Ali mahallesine gelir gelmez, mahallenin muhtarlığına adaylığını koyar. Ali seçimleri kazanır ve muhtar olur. Mahallede kısa sürede çok şey değiştirir. Haraç olayını kaldırır ve mahalleyi bir düzene koyar. Zilha amcasını öldürdü diye Ali’ye yüz vermez. Ali kıskançlığından çatlamaktadır. Bu arada, Ali’yi sevmeyen kişiler yavaş yavaş ortaya çıkmakta ve arkasından sessizce kuyusunu kazmaktadırlar. Bülent Bey adıyla anılan zengin birisi mahalleye gelir. Mahallede bir işi vardır. Mahallede gezerken Zilha’yı görür. Zilha’yı görünce çok şaşırır.Çünkü eski eşi Nevvare’ye çok benzemektedir. Nevvare kızını ve Bülent Bey’i terketip, başkasına kaçmıştır. Kızıda Zilha’ya inanılmaz bir yakınlık duymuştur. O yüzden, Bülent Bey Zilha’yı evinde çalışması için ikna eder. Zilha’yı evine götürür. Ali bunu duyunca çok sinirlenir ve Zilha’yı Bülent Bey’in evinden almaya gider. Bu arada Bülent Bey’in eski eşi Nevvare, evini çok özlemiş ve evine dönmüştür. Ali, kapıyı çaldığında , kapıya Nevvare çıkmıştır ve Zilha diye yanlışlıkla Nevvare’yi kaçırır. Sonunda onun Zilha olmadığını anlar, fakat iş işten geçmiştir. Bu arada, Zilha’nın amcasının gerçek katili ortaya çıkmıştır. İsmi de Cafer’dir. Cafer’den Ali’yi öldürmesini isterler. Çünkü Ali gerçektençok şeyler başardığı için bunu çekemezler.Durumu geç de olsa anlayan Zilha ,Ali’nin yanına döner ve barışırlar. Beraber mutlu bir hayat sürceklerini zannederler, fakat Cafer Ali’yi öldürmekte kararlıdır. Cafer evin önüne gelir ve Ali’den evden çıkmasını ister. Ali tam evden çıkarken Cafer ateş ederve Ali vurulur. O acıyla Ali silahı tuttuğu gibi Cafer’i öldürür. Bu sefer Ali gerçekten katil olur. Böylece Ali tekrar hapishaneye döner, ama Keşanlı Ali Destanı ömür boyu sürecektir. ZAMAN Keşanlı Ali Destanı, Cumhuriyetin ilk yıllarından Demokrat Parti dönemine kadarki süreçleri yalın bir dille ve eleştirel bir bakışla gülmece tarzında yorumlar. MEKAN Eser Sineklidağ adındaki gecekondu yerleşiminde geçiyor. Sefaletin, cehaletin ve cinayetlerin iç içe olduğu bir yerdir. “Sineklidağ burası / Şehre tepeden bakar / Ama şehir ırakta / masallardaki kadarHer cins insan var burada / Çalışkanı tembeli / Dört bucaktan gelmişler / Hırlı hırsız serseri” “İnsanoğlu böyledir / Kendini birşey sanır / Kıl aldırmaz burnundan / Böbürlenir kabarırHerkes bir yerde üstün / Kabul amenna peki..Haydut yol çevirirken / Banker çek karalarken / Haspa saç taranırken / Despot kaş çatınırken……Kimi soyunup büyür / Kimi giyinip büyür / İnsanoğlu böbürlü / Yaradılış ne denir” “Memur terfi düşünür / Amir prim sezinir / Doçent kürsü aranır / Fakir pis pis kaşınırHerkes hesap peşinde / herkes hesap peşinde / herkes hesap peşinde” OYUN ÜZERİNE Türk Tiyatrosu adına bir kilometre taşı niteliği taşıyan Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı”, adlı oyunu epik tiyatronun da en güzel örneklerinden biridir. Oyunumuzda, toplumun kendine ille de bir kahraman yaratma ve ona tapınma ihtiyacı trajikomik bir açıdan ele alınmaktadır. Büyük kent ölçeğinde pek farkına varamadığımız bu olay, bir gecekondu ortamına aktarılınca bütün sivriliği ile belirmekte ve gülünçleşmektedir. Bu yadırgama üslubu içinde yapılan toplum eleştirisi ön plana çıkmaktadır. Toplumların kahraman yaratma ihtiyacı tarihin her döneminde varolagelmiştir. 1960′larda ülkemiz gerçeklerine göre yazılan bu metnin, 1980′lere, hatta 2000′li yıllara geldiğimizde ne denli güncel olduğunu görmek bizim için maaledef trajik bir durumdur. Taner’in toplumumuzu ne kadar da doğru analiz ettiğini şu sözleri özetlemektedir: “Bir düne bakBir bugüneHey gidi günler heyAz gittik uz gittikBir de döndük baktık kiDostlarOlduğumuz yerdeydik |
|
Etiketler |
ali, destanı, keşanlı, Özet |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
| |